Jamie O’Neill kırmızı rengini çok severdi. Ayrıca uzun ağaçları, desenleri, rüzgarla beraber gelen yağmuru, nesneleri eğip bükmeyi, şömizli kitapları, kedileri ve Edgar Allan Poe’yu da çok severdi. On üç yaşına geldiğinde hayatta çok istediği iki şey vardı: Sürekli hareket makinesi yapmak ve onu doğururken ölen annesiyle iletişime geçmek. Onun zihninde bu ikisi çok yakından bağlantılıydı. Üstelik etrafındaki her şeyin onu şaşkına çevirip kafasını karıştırdığı yeni okulunda kendisine yardımcı olabilecek iki kişiyle tanışmıştı.
